23 Kasım 2010 Salı

HALİL CİBRAN
"daima sizlere söylendi, çalışmak bir lanet ve emek bir felaket diye.fakat ben size derim ki, sizler çalıştığınız zaman toprağın en ücra rüyasının bir bölümünü gerçekleştirirsiniz, o rüya doğduğunda sizin payınıza düşen,
ve kendinizi emeğe hizmet etmeye adamakla hakikatte sizler hayatı sevmektesiniz,
ve emek sayesinde hayatı sevmek hayatın en derin sırrıyla candan dost olmaktır.

fakat eğer sizler, ıstırap halinde, doğumu bir eziyet ve nefsin beslenmesini alnınıza yazılmış bir lanet diye adlandırırsanız, o zaman ben cevap veririm ki hiç bir şey, fakat yalnızca alnınızın teridir o yazılanı silip temizleyecek olan.

size bir de söylendi ki hayat karanlıktır diye ve sizler bezginliğinizde, tekrar ettinizbir bezgin tarafından ne söylenmişse.
ve ben derim ki hayat, sahiden karanlıktır, saik olduğu zaman başka,
ve her saik kördür, bilgi olduğu zaman başka.
ve her bilgi beyhudedir, çalışma olduğu zaman başka,
ve her çalışma nafiledir, aşk olduğu zaman başka;
ve her ne zaman aşkla çalışırsanız kendinizi kendinize raptedersiniz ve ötekine ve allah'a.

ve nedir aşkla çalışmak?
kumaşı, yüreğinizden çekilen ipliklerle dokumaktır, bu kumaşı cananınız giyecekmişcesine.
muhabbetle bir ev inşa etmektir, o evde cananınız ikamet edecekmişcesine.
şefkatle saçmaktır tohumları ve hasadı neşeyle kaldırmaktadır, mahsulü cananınız yiyecekmişcesine.
biçimlendirdiğiniz her şeyi kendi ruhunuzun bir soluğuyla doldurmaktadır,
ve bilmektir, bütün kutlu ölülerin etrafınızda durduğnu ve gözlediğini.

nice kez işittim, uykuda konuşuyormuşcasına diyordunuz:
'mermeri işleyen ve taşta kendi ruhunun suretini bulan kimse toprağı süren kimseden daha soyludur.
ve insan şeklinde kumaşın üzerine sermek üzere
gökkuşağını yakalayan kimse daha da soyludur ayaklarımız için çarık yapan kimseden.'
fakat ben, uykuda değil, bilakis öğle vaktinin en uyanık halinde derim ki rüzgar devasa meşelere bütün çimen yapraklarının en miniciğine konuştuğndan daha tatlı konuşmaz;
ve odur yalnızca yüce olan ki rüzgarın sesini, kendi sevgisiyle daha tatlı hale gelen nağmeye dönüştürür.

çalışmak, görülebilir kılınmış aşktır.

ve eğer sizler aşkla değil de, aksine sadece kerhen çalışabiliyorsanız evla olan işinizi bırakmanız ve mabedin kapısına oturmanız ve neşeyle çalışanların sadakalarını almanızdır.

zira ekmeği lakaytlıkla pişirirseniz bir insanın açlığının ancak yarısını doyuran bir ekmek pişirirsiniz.
ve eğer üzümlerin sıkılışına içerlerseniz içerleyişiniz şarap halinde bir zehir damıtır.
ve eğer sizler, meleklermişçesine şarkı söylüyorsanız ve şarkı söylemeyi seviyor değilseniz insanın kulaklarını
gündüzün seslerine ve gecenin seslerine tıkamış olursunuz."

7 Kasım 2010 Pazar

Zagor'un meşhur çizeri Marco Verni benim için çizip imzaladı, paha biçilemez..